Katillerden kahraman yaratan coğrafya
Tamer Çilingir
Kasım Süleymani 1979 yılından itibaren İran topraklarında ‚Doğu Kürdistan‘ diye adlandırılan coğrafyada özgürlük ve adalet mücadelesi yürüten Kürtlere karşı ‚İran’ın toprak bütünlüğünü‘ savunarak katliamlar organize etmiş azılı bir cinayet şebekesi yöneticisidir. İran rejimine karşı ortaya çıkan her muhalefette onun adı vardır. 1999 yılında Tahran’da üniversite öğrencilerinin başlattığı direnişin bastırılmasında ve yaşanan katliamda katillerin şefi yine odur.
Kişi ya da kurumlara ilerici roller biçmenin şartlarının belirlendiği neredeyse köşeli tanımları vardır bu coğrafyada.
Bunun için ilk ve önemli kıstas ‚anti-emperyalist‘ olmaktır.
Anti-emperyalist olmak için de emperyalist bir devlete son 50 yıl içinde
ise özellikle ABD’ye karşı olmak yeterlidir. Bu durum kimi zaman
işgalci emperyalist devlete karşı alınan açıktan bir tutum olmakla
beraber kimi zaman ideolojik olarak bu emperyalist güçlere karşı
olunduğunun vurgulanmasıdır.
Ancak kimi zaman emperyalistler arası çelişkilerden kaynaklı bir
emperyalist gücün ya da gerici faşist bir kurum ya da devlet
yapılanmasının başka bir emperyalist güce karşı oluşu da
anti-emperyalizm olarak değerlendirilebilir.
Anti-emperyalist olmak, bir devletin başka bir ülke topraklarını işgal etmesine karşı alınan askeri ve politik bir tavır mıdır?
Lenin, emperyalizmi kapitalizmin en yüksek aşaması yani tekelci
kapitalizm olarak tanımlıyor. Lenin’e göre anti emperyalist olmak demek
aynı zamanda anti kapitalist olmayı da gerektiriyor. Yani tek başına bir
emperyalist devleti değil, tüm emperyalist (kapitalist) sisteme
karşıtlığını ve aynı zamanda emperyalizmin işbirlikçi iktidarlarına ve
kurumlarına karşı mücadeleyi de gerektiriyor. Yani ABD’ye ya da herhangi
bir emperyalist devlete karşıyım demekle anti emperyalist olunmuyor.
Genelde başka emperyalist-kapitalist güçlerle işbirliği yapılıp ABD
karşıtlığının gelenek haline geldiği Ortadoğu’da ise (tam tersi de
söylenebilir elbette) anti-emperyalist sıfatı çok kolay edinilebiliyor.
3 Ocak 2020’de Irak’ın başkenti Bağdat’a yapılan bir askeri operasyonda
öldürülen İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun önemli bir komutanı Kasım
Süleymani’nin anti-emperyalist bir devrimci olarak değerlendirilmesi tam
da bu coğrafyanın politik örgütlenmelerinin çıkmazlarından biridir.
Kasım Süleymani 1979 yılından itibaren İran topraklarında ‚Doğu
Kürdistan‘ diye adlandırılan coğrafyada özgürlük ve adalet mücadelesi
yürüten Kürtlere karşı ‚İran’ın toprak bütünlüğünü‘ savunarak katliamlar
organize etmiş azılı bir cinayet şebekesi yöneticidir. İran rejimine
karşı ortaya çıkan her muhalefette onun adı vardır. 1999 yılında
Tahran’da üniversite öğrencilerinin başlattığı direnişin bastırılmasında
ve yaşanan katliamda katillerin şefi yine odur.
Ve tüm bunlar tabi ki ‚anti-emperyalizm‘ adına yapılmıştır. Çünkü
İran’da gelişen her muhalefete ABD ve batılı güçler destek açıklamaları
yapmış, hatta desteklemiştir. Böylelikle işler daha da kolaylaşmış,
arkalarında ABD ve batılı güçler var denilerek, katliamlar
meşrulaştırılmıştır.
Bir başka soru geliyor insanın aklına. İranlı bir komutanın Bağdat’ta
yani başka bir ülkede askeri bir yapının komutanı olarak yıllardır
yaşaması ne anlama geliyor? İran’da değil, Irak’ta oluşu onun
enternasyonal dayanışma niyetinden mi gelmektedir? ABD’ye ya da
emperyalizme karşı Irak’a özgürlük getirme mücadelesi içinde miydi? Peki
bugünkü Irak yönetiminin Süleymani’ye verdiği destek ne anlama
gelmektedir?
Bir an için tüm bu olanları Türkiye’ye uyarlayalım.
Diyelim ki bugün Suriye’deki Türk Ordusu komutanlarından birisi ABD tarafından öldürüldü. Ki bu olabilecek bir durumdur…
Nasıl bir tutum içinde olacağız?
ABD tarafından öldürüldüğü için bu Türk generalini anti-emperyalist devrimci mi sayacağız?
Mesela Mehmet Ağar olur da bir ABD kurşunu ile ölürse onun işlediği
bütün cinayetler yok mu sayılacak? Onu anti-emperyalist olarak mı kabul
edeceğiz?
Soykırımcıların, katliamcıların heykellerinin dikilip, kahraman
sayılmaları yüz yıldır bu coğrafyanın adeta ‚kaderidir‘. Bunun için de
ihtiyaç duyulan tek şey onlara anti-emperyalist sıfatlar yüklemektir.